20 Temmuz 2013 Cumartesi

8.

bugün, bir antikacıda uzun (15 cm boyunda) bir iğneye
benzeyen, gümüş, tutulacak yeri çiçek tombak bir
nesne gördüm.
ilk bakışta, bunun, kadınların kullandığı bir süs
nesnesi olduğunu sandım.
değilmiş: kitap sayfalarını çevirmek için kullanılırmış.
el yazmalarının aherli sayfalarını tükürüklü parmaklarla çevirmenin bayağılığından tiksinen, dahası kitaba
duyduğu sevgiyi, saygıyı bir sanat nesnesine
dönüştürmüş olan
osmanlıyı düşledim.
ve tabii, kullanmak için olmasa da,
satın aldım bu nesneyi.



---------------------------------------

burada küçümseme ile sinirlenme karışımı duygular doluşuyor bilinçüstüme. bilinçaltımda ne var, bulmaya çalışayım.
 kitapla ilgili bir nesneye saygı bu aslında, kitaba saygı değil. kitaba saygı da çok mühim bir tavır değil aslında. kitap da bir nesne zira. kuranın saygıdan evin en yüksek yerine asıldığı bir coğrafyada yaşıyoruz. anlamını umursamadan bir kitabı okumak, sayfaları incinmesindiye özen göstermek... putlaştırmak değil midir? nesne, hiçbir alanda o kadar da önemli değildir kanımca. olsa olsa anıları çağrıştırır, sevimli, romantik, nostaljik şeyler canlandırır gözünün önünde.

bu nesneyi satın almak. antika biriktirenlere sinirlendim burda. nesnelere olan bağımlılığımıza sinirlendim aslında. bir nesneyi sevdiysem, o illa ki benim olmalı. halbuki onu ilk gördüğüm anda hissettiklerimi kafamda yaşatsam sadece? hiç işime yaramayacak bir nesneyi neden satın alıyorum. sadece süs olsun diye, gördükçe bize huzur versin diye ne çok süs eşyası satın alıyoruz. çevremizde gördüklerimize neden bu kadar bağımlıyız. huzur aslında kafalarımızda değil mi?

huzur bulmak için aldığın bir tabloya en son ne zaman dönüp baktın ve huzur buldun? evden bekleyip durmuyor mu senin bakmanı?

kitaplar bile uzun süre aynı yerde durunca anlamını yitiriyor, biblolaşıyor.

edgü'nün bu cismi satın almasının sebebi ne? ne dürttü onu, ne rahatsız etti? almazsa neyi eksik kalacaktı?

mülksüzlüğe özlemim depreşti sanırım yine, edgü bahane oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder